Bir babanın karanlık sırrı
1991 yılının soğuk bir kış gününde Cameron Todd Willingham ve ailesinin kaderi sonsuza dek değişmek üzereydi. Üç küçük kızın acı ölümü babanın karanlık sırrı olarak tarihe geçti.
Bir babanın karanlık sırrı
Bir babanın karanlık sırrı
Noel’e sadece iki gün kalmıştı. Genç çift, çocuklarıyla güzel anılar biriktirmeyi planlıyordu. Cameron’un eşi ve çocuklarının annesi Stacy Willingham, evdeki hazırlıkları tamamladıktan sonra Noel hediyeleri için ikinci el alışverişe gitti. Karısının yokluğunda üç küçük kızın sorumluluğunu üstleniyordu. Talihsizlik tam olarak burada başladı.
Uyudukları sırada evde bilinmeyen bir sebepten dolayı yangın çıkmıştı. Alevler bir anda tüm odaları sarmış, evi adeta yutmuştu. Kabusun tam ortasına uyanan genç adam, çocuklarını bulmaya çalıştıysa da dumanın ve alevlerin etkisiyle bunu başaramadı. Zar zor tökezleyerek dışarı çıktıktan sonra “bebeklerim içeride” diye bağırmaya başladı. Komşular yardım çağırdığında iş işten geçmişti. Günün sonunda ahşap ev küçüklere mezar oldu. Cameron ve eşi tarifsiz bir acıyla baş başa kalmıştı. Asıl çilenin yeni başladığını bilmiyordu.
Cameron Todd Willingham’ın hain planı
Polis soruşturması, yangının bir tür hızlandırıcı kullanılarak kasten çıkarıldığını ortaya koydu. Evde sadece Cameron olduğu için onu suçlamaları uzun sürmedi. Polis senaryosuna göre, çift bir gece önce ateşli bir kavgaya tutuşmuştu. Hırsını alamayan Cameron ise ertesi gün çocuklarının cinayetini planladı. Elbette bu iddialar çift tarafından reddedildiyse de itirazlar bir işe yaramadı.
Cameron tutuklandıktan sonra çocuklarını öldürdüğü suçlamasıyla cezaevine gönderildi. Duruşma gününden önce iddia makamı elini güçlü tutmak için çabalıyordu. Oluşturdukları kaba taslak öykünün doğrultusunda, Cameron’un o gün tamamen tuhaf davranışlar sergilediği öğrenildi. Yangından kurtulduğu esnada vücudunun belirli bölgelerinde yanık izleri vardı, ancak iddia makamı, duman soluduğuna dair herhangi bir kanıtın olmadığını öne sürdü. Ayrıca görgü tanıkları çocuklarını kurtarmaya çalışmak yerine arabasını evin yakınından çekmek için uğraştığını söylüyordu. Hatta itfaiye geldiğinde, Cameron ekiplere güçlük çıkarmıştı.
Yangın sonrası tuhaf hareketleri gözlerden kaçmadı
Öykü bununla sınırlı değildi, sonraki günlerde yas sürecinde olması gereken bir babasının arkadaş grubuyla yangın mahalline döndüğü ve burada kişisel eşyalarını aradığını açıkladı. Yine tanıklara göre eve gelen grup tuhaf bir neşe içindeydi. Bir ara Cameron öfke patlak verdiğinde, sonunda olması gereken tepkiyi veriyor diye düşünenler oldu. Sadece birkaç dakika sonra en sevdiği dart setini bulamamaktan yakındı. Nitekim bu adam tam bir hayal kırıklığıydı. Kasaba sakinlerinin olup biteni bilmemesi mümkün değildi.
Cameron’un işsiz olduğu ve üç küçük kızını kaybettiği hikayesi kalplerine dokundu. Genç çiftin sıcak bir yuvaya kavuşmasını isteyenler bağış etkinliği yapmaya karar verdi. Ancak etkinlik günü Cameron’un “para artık sorun değil” dediği ve yeni bir dart seti sipariş ettiği öne sürüldü. İddia makamı, adamın çocuklardan kurtulmak için motive olduğuna inanıyordu. Daha da kötüsü işin içinde mutlaka istismar vardı. Olayın ortaya çıkmasından korkarak yangını tasarladığı kesindi. Ağustos 1992 tarihli duruşmada eşi Starcy’i hamileyken bile darp ettiği ve kürtaja zorladığını söylediler.
Avukatlar Cameron’u yok etmeye odaklandı
Cameron’u yok etmeye odaklanan avukatlar, ellerindeki diğer bir kozu, yani bir hapishane muhbiri kullandı. Johnny Webb adındaki muhbir, çocuklarını taciz ettiğini ve bu yüzden yangını çıkardığını söylüyordu. İddialarına karşılık, otopsi raporlarından hiçbiri küçüklerde fiziksel istismara dair kanıt barındırmamaktaydı. Yine de savcının Cameron’u serseri olarak yaftalaması uzun sürmedi. Muhbirin ağzından çıkan her türlü safsatayı büyük bir ciddiyetle dinleyen taraflar, Cameron’un hayvanlara zarar vermekten hoşlanan bir sosyopat olduğuna ikna oldu. Oysa gözetim memuru Polly Goodin, hiçbir zaman tuhaf veya sosyopat denilebilecek türden davranışlarda bulunmadığını ve adamın sakin tavırlarından etkilendiğini bizzat söyledi. Eski yargıçlardan birisi, onun çocuklarını öldürmeyecek kadar kibar olduğunu belirtiyordu. Tarafsız bir bakış açısı sunmak isteyen gazeteci David Grannn, Cameron’un karısına hamileyken bile vurduğuna dair kanıtların olduğunu fakat çocuklarını öldürmeye çalışmadığı konusunda ısrar etti.
İddia makamının savlarını çürütmeye çalışan Cameron, yangın günü arabayı patlama ihtimaline karşı çektiğini ve çocuklarını olası tehlikeden korumak istediğini söyledi. Ayrıca sanılanın aksine karısıyla kavga etmediğini ve kızlarına zarar verecek herhangi bir tutum göstermediğini belirtiyordu. Karısı Stacy, sorgu ve duruşma sırasında kendisini desteklemeye devam etti. Çocuklarına tacizde bulunmadığını söylüyordu. İkisinin de gösterdiği gayret boşunaydı. İtfaiye müfettişlerinin kundaklama raporu savcılığın elindeki en güçlü delildi. Sık sık değişen tanık ifadelerine rağmen, üç küçük çocuğu öldürme suçundan suçlu bulunarak idama mahkum edildi. Cameron’un avukatı, cinayetleri kabul ederse mahkumiyeti müebbet hapse çevireceklerini biliyordu. Cameron’a teklifte bulundu, fakat işlemediği bir suçu kabul etmektense ölmeyi yeğlerdi.
35 yaşında iğne ile idam
2004 yılında infazına az bir süre kala Amerikalı bir kimyager ve yangın müfettişi tarafından olay gününe ait raporlar incelendi. Kundaklamadan ziyade ısıtıcıyla başlayan yangının genel parlama yoluyla yayıldığını fark etmişti. Geriye sadece hızlandırıcı için kimyasal testleri tamamlamak kaldı. Laboratuar testleri, ön sundurmada bir hızlandırıcı olduğunu kanıtlıyordu. Evin yangından önce çekilmiş fotoğraflarına baktıklarında burada kömürlü ızgara olduğu anlaşıldı. İtfaiyecilerin püskürttüğü suyun ızgarayı yakmak için kullanılan erimiş çakmaktaki açığa çıkardığı düşünüldü. Sonuç itibariyle eski rapordaki kundaklama maddeleri geçersizdi. İnfazdan dört gün önce Af ve Şartlı Tahliye Kurulu’na gönderilen dilekçe reddedildi. Cameron, 17 Şubat 2004’te iğne ile idam edildiğinde henüz 35 yaşındaydı. 23 Temmuz 2010’da Teksas Adli Komisyonu, infazına neden olan ilk raporu “kusurlu” kabul ettiğinde adı temize çıkmış oldu. Bu yangından on sekiz yıl ve infazından altı yıl sonra gerçekleşti.
Günümüzde onu aklayanlar ile hala canavar olarak yeterince çabalamaması, karısını hamile haliyle dövmesi, mahkumiyetinden bir yıl sonra boşandığı karısı Stacy’nin “çocuklarımızı öldürdüğünü bana itiraf etti” söylemleri kulağa su kaçırdı. Ancak bazıları, eski karısının çocukları hakkında konuşurken gözyaşı dökmediği ve kendi babasının ölen çocukları üzerinden sigorta parası aldığı için samimi olmadığına inanıyor. Dahası, hapishane muhbirinin yargıç tarafından zorlandığı iddiası, sonradan lisansı iptal edilen bir psikiyatrın Led Zeppelin ve Iron Maiden posterlerine sahip olduğu gerekçesiyle “şeytana tapıyor” söylemleri, onun için yeterince çaba göstermeyen avukatı, valinin ekstra eforu, görgü tanıklarının çocuklarını kurtarmaya çalıştı ya da çalışmadı arasındaki değişken ifadelerine bakarak adalet sisteminin bozuk olduğuna karar verdiler.