21.11.2024 - Ankara Etkinlik ve Şehir Rehberi

Doğukan Manço: “O Travmayı Paylaşmak Hayatımı Değiştirdi”…

Şarkıcı Doğukan Manço, 12 gün boyunca bulunduğu afet bölgesinden geldikten sonra yaşadıklarını, hislerini ve izlenimlerini anlattı. Habertürk HT Stüdyo ‘da konuşan ünlü şarkıcı “O Travmayı Paylaşmak Hayatımı Değiştirdi” dedi. İşte Doğukan Manço ‘nun o açıklaması…

Doğukan Manço: “O Travmayı Paylaşmak Hayatımı Değiştirdi”…

Şarkıcı Doğukan Manço, 12 gün boyunca bulunduğu afet bölgesinden geldikten sonra yaşadıklarını, hislerini ve izlenimlerini anlattı. Habertürk HT Stüdyo ‘da konuşan ünlü şarkıcı “O Travmayı Paylaşmak Hayatımı Değiştirdi” dedi. İşte Doğukan Manço ‘nun o açıklaması…

Doğukan Manço: “O Travmayı Paylaşmak Hayatımı Değiştirdi”…

Kahramanmaraş merkezli felaket tüm memleketimizi yasa boğarken, ilk saatlerden bu yana ünlüsü ünsüzü pek çok kişi, gönüllü olarak afet bölgesine giderek yardım çalışmalarına katıldı. O ünlülerden biri de Doğukan Manço. Barış Manço ‘nun sanatçı oğlu…

20 Şubat Hatay Depreminede Yakalandı!…

Bireysel olarak afet bölgesine gidip yardım kurumu ve kuruluşlarıyla birlikte koordineli bir şekilde yardım çalışmalarına katılan Doğukan Manço, 20 Şubat’ta meydana gelen Hatay merkezli depremlere de yakalandı. Doğukan Manço, 12 gün kaldığı afet bölgesinde yaşadıklarını ve izlenimlerini Habertürk HT Stüdyo ‘da anlattı…

  • HT Stüdyo’ya hoş geldin. Nasılsın? Nasıl hissediyorsun?
    “Günün şartlarına alışmaya çalışıyorum.”
  • Afet bölgesine gittin, geldin. Uzun bir süre de oralarda kaldın. Bize neler anlatmak istersin?

“Olayın güzel yanları da var üzücü yanları da var. İkisine de değiniriz. Orada televizyondan, medyadan da uzak kaldım. Çünkü elektrik olmadığı için idareli kullanmam gereken bir telefon vardı. Bir de çok sabit konuları görüyordum. Saatlerce aynı konuyu görüyordum fakat benim orada bir saat içerisinde yaşadığım çok daha fazla olay oluyordu. O yüzden benim gördüğümle, televizyonlardan izlediğim arasında tabii ki olumlu – olumsuz farklılıklar var. Ben afet bölgesinde herhangi bir enkazda çalışmadım, gidiş amacım o değildi. Çünkü profesyonellerin yapması gerekiyordu. ‘Sürdürülebilirlik açısından ne yapabilirim, ne kadar gözlemleyebilirim, ne kadar ulaşabilirim, bağlarımı ne kadar kullanabilirim?’ derken şunu fark ettim; ben bir yere gidiyorum, yola çıktım ama nereye gidiyorum? Neyle karşılaşacağım? Ne yapacağım? Görevler bitmedi. Gemide çalışmak gibi. Gemide hiçbir zaman iş bitmez. Ben de oraya gittim ve görev bitmedi, sürekli yapılacak işler vardı. Akşam oluyor ve ‘ben bugün yardım edemedim, eksik yaptım bir şeyi’ diyorsunuz. Ne yaparsanız yapın, oradaki insanları, oradaki yaşam halini gördükten sonra yetemiyorsunuz. Biz ikinci travmayı yaşayan insanlarız fakat televizyondan baktığımızla birebir gördüğümüz arasında şöyle bir fark var; bunu bilinç olarak biliyoruz ama anlamak başka bir şey. Depremzede fakir değil yoksul değil yabancı değil. Senin – benim gibi… Başına bir afet gelmiş bir insan fakat dışarıdan onun çaresizliği birçok kimsenin gözünde farklı algılanabiliyor. Bunu da nereden biliyorum? Yapılan yardım şeklinden. Mesela, gönderilen kıyafet şekillerinden. Bunların hepsiyle karşılaştım o yüzden kendini daha da çok o insanların yerine koyuyorsun. Bu farklılığı gördüm. Bu herkes için geçerli değil ama o insanın senden benden farksız olduğunu oraya gidince daha net görüyorsun.

Çok Konforlu Bir Hayat Yaşıyoruz…”

…….Çok konforlu bir hayat yaşıyoruz. Herkesin evi var, herkesin evinde buzdolabı var, yatağı var… Böyle bir medeniyette yaşıyoruz ama bütün bunlardan arındığın zaman sudan çıkmış balık gibi oluyoruz, bütün gücün gitmiş oluyor. Paran evde kalmış, cüzdanın evde kalmış, telefonun, şarj aletin, kıyafetlerin, anıların, babandan, anneannenden kalmış son fotoğraflar, onların hatırası, her şeyini kaybetmişsin. Bu yoksulluğa geçiş gibi bir şey değil, elinden her şeyin bir anda, bir gecede alınması. Ve sen o bölgeye o insanın travmasından pay almaya gidiyorsun. Bu sende kalıcı olacak. Ben oraya giderken bu payı kendime aldım, bunu kabullenerek gittim. Televizyondan izlemek gibi değil. Ben sadece 84 milyon vatandaştan bir kişi olarak, birazcık daha sesini duyurabilen bir insan olarak benim gibi insanlara öncülük etmek, bir şekilde onların sesini duyurmaya çalışmak, ihtiyaç listesi varsa belki çevremdeki 10 kişiye değil de bu sayede 100-200 kişiye ya da 1000-2000 kişiye ulaştırırım mantığıyla gittim. Kısacası çok farklı olaylarla karşılaştım…”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.