Uzm. Dr. Muhammed Sani Çevik: Sağlık Hukuku Uzmanlığı ve Bilirkişi
Hukukta bilirkişilik, mahkemelerin veya diğer yargı organlarının incelemesi gereken belirli konularda uzmanlaşmış kişilerin görüşlerine başvurulması anlamına gelir. Hukuk Mahkemeleri Kanunu, madde 266’da bilirkişilikten nasıl yararlanacağını ifade etmiştir. “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, dosyada bilirkişi incelemesi yapılmasına ve inceleme konusu hakkında bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilir.”
Uzm. Dr. Muhammed Sani Çevik: Sağlık Hukuku Uzmanlığı ve Bilirkişi
Uzm. Dr. Muhammed Sani Çevik: Sağlık Hukuku Uzmanlığı ve Bilirkişi
Tıbbi Malpraktis (tıbbi hata) konularında bilirkişi seçimi oldukça önemlidir. Bir bilirkişi, tıbbi konularda uzmanlaşmış, ilgili alanın teknik detaylarına hâkim ve tarafsız bir kişi olmalıdır. Bilirkişi aynı zamanda mesleki etik kurallarına uygun davranmalı ve objektif bir değerlendirme yapabilmelidir. Tıbbi bilirkişinin güncel bilgilere sahip olması ve ilgili konudaki gelişmeleri takip etmesi de önemlidir. Mahkemeye sunulan raporlarının net, açık ve anlaşılır olması da beklenen bir özelliktir. Tüm bunlar, adil bir şekilde malpraktis iddialarının değerlendirilmesini sağlamak için gereklidir.
Bilirkişilik atama veya uzman görüşü birkaç şekilde hâkim tarafından istenmektedir. Malpraktis davası açıldığında, mahkeme tarafından bir bilirkişi atanması kararı verile bilindiği gibi taraflardan biri veya her iki taraf da malpraktis davasıyla ilgili bilirkişi atanmasını talep edebilir. Mahkeme, konuyla ilgili uzmanlık sahibi olduğuna inandığı kişilerden oluşan ve daha önce hazırlanmış bir bilirkişi listesinden tarafların görüşlerini dikkate alarak uygun bulduğu bir veya birden fazla bilirkişiyi görevlendirebilir. Bilirkişi görevlendirildiğinde, kendisine dosya ve ilgili belgeler sunulur. Bilirkişi, dosya üzerinde inceleme yapar, gerekirse ek bilgi veya belge talep edebilir. Bilirkişi, incelemesini tamamladıktan sonra mahkemeye bir rapor sunar. Bu rapor, davaya konu olan olayı ve tıbbi yönleri detaylı bir şekilde açıklar.
Peki her bilirkişi raporu davayı yeterince aydınlatır mı? Aşağıda yargıtay dairesi tarafından alınan bir kararın altını çizmek istiyorum. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 10.11.2016 tarih, 2015/5127 E. ve 2016/4635 K. sayılı kararında, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkan bilirkişi raporu ile taraflardan birinin dosyaya sunduğu uzman görüşü arasında çelişkiler bulunması halinde, çelişkilerin giderilmesi amacıyla dosyanın “yeni bir bilirkişi heyetine” tevdii edilmesi gerektiğine hükmetmiş ve bunun gerekçesi olarak, uzman görüşü sunan tarafın adil yargılanma hakkının ihlali oluşabileceğine vurgu yapmıştır.
Bunun böyle olmasının en büyük nedeni hâkim çoğu zaman bilirkişi raporu için Adli tıp kurumuna başvurmakta. Bu kurum çeşitli ihtisas kurullarından oluşmakta ve kurulları karşılaştırıldığında farklı uzmanlık alanlarının uzmanları bulunmakta. Her bir kurulda tüm uzmanlık alanlarından bir uzman bulunmamakta. Örneğin ortopedi uzmanlık alanını ilgilendiren bir konunun Sekizinci Adli Tıp İhtisas kuruluna gittiğini düşünelim. Bu kurulda ortopedi uzmanının olmadığı görülmekte. Kurulun çıkardığı bu raporun bozulma ihtimali yüksek. Burada uzman görüşü içeren bir rapor çoğu zaman bu Adli Tıp raporundan daha değerli olabiliyor. Böyle bir durumda biz sağlık hukuku uzmanı olarak sizlere bir değil gerektiğinde konunun uzmanları tarafından hazırlanan çok sayıda rapor hazırlatabiliyoruz. Kısaca hukuk pratiğini iyi bilen güçlü bir avukatınız olsa bile tıbbi pratik ile sentezlenmeyen danışmanlık, sizleri güvende tutmaz.
Yüksek Sağlık Hukuku Derneği Olarak sizlerin her türlü tıbbi davalarınıza yönelik bilirkişilik raporu ile dava sürecinizin daha doğru değerlendirilmesine katkı sağlıyoruz. Sizlerin güven içinde kalmanın yollarını inceliyoruz.
Uzm. Dr. Muhammed Sani ÇEVİK
Sağlık Hukuku Uzmanı
Yüksek Sağlık Hukuku Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
instagram hesapları
@yukseksaglikhukuku
@medikalmalpraktis