Vakanüvis yazdı: Akşam ezanıyla başlayan yılbaşı
Vakanüvis, Müslüman toplumların yılbaşını nasıl kutladığına ve yılbaşının İslamiyetteki yerine vurgu yaptı.
Vakanüvis yazdı: Akşam ezanıyla başlayan yılbaşı
Vakanüvis
Miladî takvime göre bu gece yılbaşı. Hz. İsa’nın doğduğu yıl başladığına inanılan takvime göre bu gece yarısında 2022 bitip, 2023 başlayacak. Dünyanın büyük bir bölümünde insanlar, o klişe tabirle “çılgınca eğlenerek yeni yıla girecek.”
Miladî takvime göre durum böyle. Tabiî, takvimler çeşit çeşit, bu takvimlerden biri de Hicrî takvim. Dolayısıyla bu takvimin yılbaşısı da farklı. Çok uzun asırlar boyunca da bu topraklarda yılbaşı Hicrî takvime göre karşılandı, kutlandı.
Kur’an’da adı geçen Muharrem ayından hareketle…
Tarih boyunca takvimler, büyük çoğunlukla inançların ve bu inançların önem atfettiği günler, döngüler üzerinden oluşmuştu. Semavî olan veya olmayan tüm dinler, inanç grupları ve ideolojiler, bazı gün ve geceleri önemine binaen diğer zamanlara göre daha muteber ve kutsal kabul etmişlerdi.
Hicrî takvim de hem Yüce Allah’ın (C.C.) Kur’an-ı Kerim’de zikrettiği aylar hem de Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) Mekke’den Medine’ye hicreti (16 Temmuz 622) muvacehesinde oluşturulmuştu. Tevbe Suresi’nin 36’ncı Âyeti’nden hareketle yıl başlangıcı için Muharrem ayı temel alınmıştı: “Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre Allah’ın katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü (savaşılması) haram (kılınmış olan, muhterem ay)lardır. İşte doğru din budur.” Dolayısıyla Müslümanların ibadetleri için takip ettikleri takvim Muharrem ile başlamaktaydı. “Muhterem kılınmış” anlamına gelen Muharrem ayı hem Hicrî yılın ilk ayı, hem de savaşmanın yasaklandığı Haram Ayların ilkiydi. Diğerleri de Zilkade, Zilhicce ve Receb’ti.
İslâmiyet’in yayılmasıyla birlikte de Hz. Ömer döneminde, – Hz. Ali’nin teklifiyle – Hicrî takvim ortaya çıkmıştı. Takvimin 0 yılı, Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yıl olan 622, ay ve gün başlangıcı da 1 Muharrem olarak belirlenmişti. Böylece önce ilk İslam Devletinde sonrasında da diğerlerinde Hicrî takvim yaygınlaşacaktı. İslam ümmetinin yöneticileri, idari işleri düzenlemede takvim birliğinin öneminin farkındaydı. Dolayısıyla zaman içerisinde diğer Müslüman devletler gibi Osmanlı Devleti de Hicrî takvimi merkeze almış, gerek idarî işler gerekse toplumsal hayattaki mübarek / önemli gün ve geceler bu takvime göre belirlenmişti.
Akşam ezanıyla birlikte Zilhicce sona erer, Muharrem başlardı
Osmanlı’da devlet de toplum da Hicrî Yılbaşı’na büyük önem verirdi. Bu takvime göre, Zilhicce ayının son gününü Muharrem ayının ilk gününe bağlayan zaman dilimine, yani yılbaşına, gece yarısı değil, akşam ezanı vaktiyle girilirdi. Bu zaman dilimi Ay Takvimi esaslı olduğu için de her yıl yılbaşı 11 ya da 12 gün daha erken bir tarihe denk gelirdi. (2023 Hicri Yılbaşı 19 Temmuz Çarşamba)
Osmanlı’da şairler, Muharrem ayının başlaması vesilesiyle şiirler yazar, bu şiirler Padişaha takdim edilirdi. Şiirlerden “Tebrikiye”lerde yeni yıl tebrik edilir, “Niyaznâme”lerle de Muharrem ayının ümmete hayırlar getirmesi için Cenab-ı Hakk’a dua edilirdi. Padişah; hem bu şiirleri yazan şairlere, hem maiyetindekilere hem de tebaadan kişilere “Muharremiye” denilen bahşişi dağıtırdı. Muharrem dolayısıyla yazılan manzumeler “medh ü sena” ile birlikte seneyi, ebced hesabıyla gösterme tekniğiyle yazılırlardı.
Ulemanın payeleri ile bürokratik kadrolar yılbaşında verilirdi
Osmanlı idaresinin Muharrem ayına hürmeten hayata geçirdiği bir uygulama da hem ilim kadrosuna hem de devlet yöneticilerine yönelikti. Medreselerde bir üst dereceye çıkacak olan “talebe”, “muid” (müderris adayı) ve “müderris” kadrolarındakilere yeni unvanları / kadroları yılbaşında verilirdi. Yine, devlet katında önemli görevlere tayin edilecek kişilerin atamaları da 1 Muharrem yılbaşında yapılırdı.
Hz. Hüseyin’in yasına hürmeten ağırbaşlı kutlama
Klasik devirlerdeki hemen bütün Müslüman toplumlarda olduğu gibi, Osmanlı toplumunda da yılbaşının karşılanmasında coşkulu şenlikler, eğlence, sefahat görülmezdi. Zaten genel olarak eğlenceye, kutlamaya dair İslamî anlayışın vakarlı tutumu tavsiye etmesi, günaha dalınmaması uyarısında bulunması, yılbaşının da içi dolu ama sakince geçmesine yol açıyordu.
Tabii, bu ağırbaşlı kutlama pratiklerindeki en önemli sebep ise Resullulah Efendimizin torunu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilişinin de Muharrem ayında (10 Muharrem) olmasıydı. Yılın birinci günü ile Hz. Hüseyin’in şehadet şerbetini içişinin arası çok yakındı. Yılbaşını takip eden günler, İslam dünyasında her zaman acısı taze tutulan Kerbela Faciası’nın hüznüne hazırlık günleriydi. Bu ayda pek çok şair “maktel” (katledilme şiiri) kaleme alır, bu şiirler insanlar arasında elden ele dolaşırdı.
Tarihteki pek çok önemli olay Muharrem ayında yaşanmıştı
Tevhidî dinlerin tarihsel akışı içerisinde, bazı Peygamberler açısından Muharrem ayı büyük bir öneme haizdi. Sahih hadisler, Kur’an tefsirleri ve tarihçilerin eserlerinin bildirdiğine göre; Hz. Âdem’in tövbesi bu ayda kabul edilmiş, Hz. Nuh tufandan Muharrem ayı içinde kurtulmuş, Hz. İbrahim bu ayda ateşten azat olmuştu. Yine, Hz. Eyüp Muharrem ayında hastalığının şifasını bulurken, Hz. Yakup da oğlu Hz. Yusuf’a bu ayda kavuşmuştu. Başka İslam ülkelerinde olduğu gibi orucuyla, alışverişiyle, hazırlıklarıyla, ikram ve davetleriyle Osmanlı sosyal hayatında da çok önemli bir yeri olan Aşure Günü de yine 10 Muharrem’de idrak edilirdi.
– Mustafa İsmet Uzun, “Muharremiye” Maddesi, TDV İslam Ansiklopedisi
– İhsan Ünlü, “Muharrem Matemi / Orucu, Aşure Günü”, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 13, 2020
– Ahmet Topal, “Klasik Türk Eedebiyatında Muharrem Ayı Etrafında Yazılan Şiirler”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 35, 2007
– “İkincikânun Niçin ve Nasıl Yılbaşı Olmuştur?”, Salt Araştırma, saltresearch.org.